eLiF&yAs€mİn
  fıkralar
 

Kopenhag'da bir genç doğum kliniğine girip da­nışmaya başvurdu:

— 48 numaralı odada
yatan genç kızla görüşmek
istiyorum.

Nöbetçi hemşire sordu:

  • Hay hay! Siz nesi oluyorsunuz hastanın?
  • Ben mi? Erkek kardeşi?

Bu sırada hemşirenin yanında duran hanım hemen atıldı:

— öyle mi? çok memnun oldum tanıştığımıza.Bende annesiyim
......................................................................................................................

KABADAYI


Temel Trabzonun kabadayisiydi.Elinde tesbih cekedi sirtin da kendinden emin olarak dolasip dururdu.Birgün gene bu halde kahvenin önünden geçiyordu.Tam kahvedekilere selam vermisti ki ensesine sert bir tokat yedi.Lan ne oluyoruz diye tam döndü ki o ne karsisinda kendinin iki kati bir adam.Söyle bir kahveye bakti herkes temele bakiyor.Temel yigitligi boka sürmemek adama dönüp;

-Birder gerçekten mi vurdun şkadan mi ? diye sorar.

Adam kendinden emin bir sekilde ;

-Gerçekten vurdum bilader ..der

Bunun üzerine Temel bozuntuya vermeden;

-Iyi zatan sakadan hiç hoşlanmam..
............................................................................................................
KARNE

Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğluna seslenir:
-"Getir bakayım şu karneyi!"
-"Al baba..."
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!"
-"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum..." 
..............................................................................................................
SEN BİLİYORDUN DEĞİLMİ
 Nasreddin hocanın iki karısı varmış biri diğerinden daha genç ve güzelmiş. Tekneyle gezintiye çıkmışlar karıları hoca demiş biz göle düşsek önce hangimizi kurtarırdın? 
-Hoca yaşlı karısına dönmüş''Hanım sen biraz yüzme biliyordun değilmi?demiş.
...............................................................................................................
HOCA'NIN HANIMI 
Nasrettin Hoca'ya dert yanıyorlar: __Yahu Hoca senin hanım çok geziyor. Hoca:Olur mu canım? O kadar gezse arada bir bizim eve de uğrar.
...............................................................................................................
ALLAH'IN HİKMETİ
Nasrettin hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş tarlanın kenarındaki Ceviz ağacının altında dinleneyim demiş.Şöyle bir etrafına bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş.Ey Allah'ım gücüne sual olmaz amma,incecik kabak sapında kocaman kabak var, koskocaman ağaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş deyip uykuya dalmış.Ağaçtan bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde bir şiş olmuş. Hoca hiddetle uyanmış ve Yarabbi sen en iyisini bilirsin demiş. Simdi o kabak ağaçta olsaydı benim halim ne olurdu.
..............................................................................................................
ŞAKAYI SEVMEM
Nasrettin hoca pazarda dalgın yürüyormuş.etrafındaki esnafları seyrediyor.bu sırada ensesine bir tokat geliyor. Hoca tökezlemiş bir kaç adım
sendelemiş neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş. Bir bakmış ki hocanın 2 katı hayvan gibi bir adam. Hoca durmuş bir yutkunmuş önce,sonra:
- bana senmi vurdun? demiş adama. Adam:
- ben vurdum lan ne olacak demiş. Hoca:
- sakadan mı vurdun ciddiden mi? demiş Adam:
- ciddi vurdum napacan?! Hoca:
- Aman aman, öyle olsun... Cunku şakadan hiç hoşlanmam da ..DEMİŞ!!!!!
.............................................................................................................
KİME GÖRÜNEYİM
Nasrettin Hoca evlenmeye niyetlenir. Eş,dost bir hatuncağızı öve öve öve göklere çıkarırlar.
-Şöyle huylu!
-Böyle soylu!
-Dünyalar güzeli... Hoca'nın gönlünü çelerler. Evlenirler. Zifaf gecesi yüz görümlüğünü veren Hoca, gelinin duvağını kaldırır. Aman Allah'ım! Çirkin bir gelin. Gelin hanım, kocasına sadakatim göstermek için:
-Hoca efendi, akrabalarından kime görüneyim, kime görünmeyeyim? diye sorar. Hoca şaşkın:
-Aman hatun, bana görünme de kime görünürsen görün... der
...............................................................................................................
MUM ATEŞİYLE PİŞEN YEMEK
Bir gün Nasreddin Hoca ve arkadaşları iddiaya tutuşmuşlar. Eğer Hoca karanlık ve soğuk bir gecede, sabaha kadar köy meydanında bekleyebilirse arkadaşları ona güzel bir ziyafet çekecekmiş. Şayet bunu beceremezse o, arkadaşlarına ziyafet çekecek. Kararlaştırılan gün Hoca meydanın ortasında, sabaha kadar tir, tir titreyerek beklemiş. Sonra yanına gelenlere :
- Tamam demiş. İddiayı kazandım.
- Ne oldu ne yaptın demişler.
- Bekledim sabaha kadar demiş.
- Hayır demişler. Sen uzaktaki bir mum ışığı ile ısınmışsın. İddiayı kaybettin! Ziyafetimizi hazırla. Hoca çaresiz kabul etmiş. Ziyafet vakti kocaman bir kazanın altına minicik bir mum koymuş. Güya yemek pişirecek.
- Ne yapıyorsun? demişler. Kıs, kıs gülerek cevap vermiş :
- Bu mum sıcağıyla size yemek pişireceğim arkadaşlar. Uzaktaki bir mum ışığıyla ben nasıl ısındıysam, bu kazandaki yemek de öyle pişecek!...

......................................................................................................                                       

Küçük Ali okula basladığından beri

her gün ögretmeni Aysel hanıma gidip,

- "Öğretmenim beni yanlıs sınıfa koydunuz,

benim yerim birinci sınıf değil, ablam üçüncü sınıfta ama ben en az onun kadar
akıllıyım
hiç olmazsa beni üçüncü sınıfa alın" diye şikayet edermis. Bundan sıkılan
Aysel
ögretmen bir gün Ali'yi kaptigi gibi okul müdürüne çıkmıs ve olayi anlatmış.
Okul
müdürü:

-"Peki" demiş, "Bu çocugu bir imtihan edelim, yeri
üçüncü
sınıfsa o sınıfa koyalım" ve baslamış sorgulamaya,

- Iki kere iki?


hemen"Dört" demis,

-"Sekiz kere dokuz?"

Ali hemen
-"Yetmis iki" demis,


-"Kaç mevsim var?"

Ali hemen -"Dört" demis.


Bu sırada Aysel
hocada

-"Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben
sorayım" demiş ve sormuş:


-"Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama bende
iki tane var, bu

nedir?"


Ali hemen

-"Ayak" demis, Aysel hoca
sormus

-"Peki senin
pantolonunda olupta benim pantolonumda olmayan sey
nedir?"

Ali hemen yanıtlamış
-"Cep".

Bunun üzerine Aysel hoca
dönmüs müdüre,

-"Uçe koyalim
hocam" diyecekken

Müdür,
Aysel hocanın sözünü kesmiş,


-"Hocam, bu çocugu üçe değil beşinci
sınıfa koyalım, zira son iki suale ben dogru
cevap veremedim"

 
  Bugün 6 ziyaretçikişi burdaydı!
Get your own Chat Box! Go Large!
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol